Kimin, bir başkasından alınacak akla ihtiyacı var ki?
Kimsenin yok !..
Kim kime, bilmediği neyi söyleyebilir ki ?
Her şey ortada !..
Kendinin yapamadığı neyi bir başkası yapabilir veya o nasıl yapmasını sağlayabilir ki?
Hiçbir şeyi!.. Mümkün olsa o önce yapardı zaten.
Egonun patlaması diye buna diyoruz.
Ego patlaması….
Devamda ve sürekli olarak,
Sahibinin kendi hayatını,
kendi yarattığı patlamalarla,
yine kendi açtığı yarıklarına,
düzenli gömmesi eylemine…
Ego patlaması diyorum.
Patladı gitti.
Ya kişi mutlu değildir.
Ya da etrafında olanlar mutlu değildir, durumdan.
Katıdır eyleminde,
Katıdır söyleminde,
inanışında, yaşayışında, fikirlerinde..
Kendine ve kendi hayatına böylesi katı bir kişi.
Yine kendine, onu da geçtik çevresine, sevdiklerine, temasta bulunduklarına zulmediyordur.
Varlığına ihanet ediyor oluşunu zaten saymaya gerek bile yok.
Yaşamı boyu; yaşadıkları, karşısına çıkan olay ve durumlar, tekrarlar, mesajlar, uyarı ve dersler, mecburiyetler…. Onu esnemeye, farklı düşünmeye, gelişmeye veya değişmeye zorlayacaktır.
İlişkiler, sağlık, başarı, duygusal ve psikolojik yapı, yaşam şekli ve düzeyi üzerinden kişiye yol açmaya çalışacak ve onu sıkıştıracaktır.
Bu olumsuz gibi gözükenlerin hepsi yaratıcısının ona lütfudur da, bundan haberi olmayacaktır hiçbir zaman.
Sonucunda değişmek zorunda kaldığında ya da mesajları doğru okuduğunda seçimleri olacaktır. Seçmek ya da seçmemek kısmında, cevapları kendisine dönmek yada dışarıda aramak şeklinde bir merkezden yayılacaktır. Her bir birey kendi seçimini kendisi yapar ki. Bunu da unutmamalıdır.
Gerçekte yaşamın içerisindeki hiçbir şey bir rastlantı ve rastgele bir dizilişte oluşmaz. Nedensellik ve sonuç ilişkileri içerisinde, olduğundan fazla anlamlarla bizi de içine alarak yol alır. O zaman yuvarlanan bir kartopunun, hem nedeni hem de parçası oluveririz.
Her şeye hakim olmak, kusursuz olmak, içindeyken dışından bakabilmek, eksiklikler ve istemsiz yanılgıları sahiplenebiliyor olmak bilinci yüksek bir insan olmanın gereğidir. Bizi insan yapan, zeki bir tür olarak hissettirenlerden biriside, aslında budur.
Bu noktada bizler (sorulursa cevap verenler / sorulmasa da yazıp çizip anlatmak isteyenler), kişiye kendisini hizalamasında, durumlara ve hayata bakışında, esnemesinde ve alternatifleriyle bakabilmesinde destek olmaya çalışırız.
Bunun Yolları;
Akıl vermek,
Yönetmek,
Yerine Düşünmek,
Eleştirmek,
Yargılamak,
Öğretmek,
Mucizeler oluşturmak,
Kişinin başına kuş kondurmak değildir.
Bunlar bizim işimiz değildir.
Çok çok fazla teknik ve yöntemden faydalanırız. Bunlar bizler gibi sayısız insan üzerinde, onların yolculuklarına destek güç ve hız vermek için binlerce yıl içerinde oluşmuş ve bu günlere kadar gelip kullanılır olmuş tekniklerdir. Bizimle alakası yoktur. Biz bir sınıf öğretmeni kadar aktarıcıyızdır bunlar üzerinde.
Bunların içerisinde gerçekten kullanılması gerekli olanlar vardır, o insanlar için. Bu gerekliliklerden uygun olanları, istekleri dahilinde sunulacaktır.
Bu bizimle ilgili olan kısımdır. Bu kısım hizmetin destek vereni olarak sorumluluğumuzun başlangıç ve bitişidir.
Esas kısım insanların kendileri ile ilgili kısımdır ve anahtar oradadır.
Her insan kendisinden sorumludur.
Yaptıkları ve yapmadıkları da dolayısıyla kendisiyle ilgilidir.
Kontrolsüz, abartılı, altyapısı eksik, katılaşmış, yaralı, dengesi bozulmuş ego… bu noktada kişinin elinde pimi çekilmiş şekilde durur. Bunların sahibi olan bir insan da bahsedilen bu noktada durup, pimi çekilmiş bombanın patlayacağı anı beklemeye devam eder.