Doymak bilmeyen açlığı ile birlikte yaşardı, o insanlar.
Zihinleride bir sensör eksikti belkide.
Onlara ” doydun artık, dur, yeter… ” diyen sensör.
Karınları değildi aç olan. Bedenleri değildi.
Ruhları açtı. Benlikleri, olması gerekenden daha eksikti.
Duygusal tatminsizlik girdabına yakalanmış, süreklenmekteydiler.