“Oraları çok önceden bulundu.
Buraları arıyorum ben.
Aklıma gelmişken,
Nereleri sormuştun bu arada sen?”
Aklımız karışır bazen, zihnimiz bulanır.
Biz, biz olmayız.
Leyla oluruz, abdal oluruz, aptal oluruz birden ve nedensizce.
Nedensizce değil de, nedenlice aslında.
• Çok fazla veri aynı anda hücum ettiğinde, beynimize kan akın ettiğinde.
• Üst bellek, yani aktif zihin ayrı.
Bilincin derinlerinde ayrı konular üzerinde aynı anda yoğunlaştığında.
• Duygusal blokajlar mevcut oldu mu.
• Psikolojik engeller bizi engelledi mi.
• Bilincin gerisinde bekleyenler, ayaklarının altındaki frenlere astımı.
• Varlığımızın koruyucusu benliğimiz, bilmediğimiz nedenlerle savunma mekanizmalarını aktif etti mi.
• İçimizde, bir biriyle çatışan duygular düşünceler ve inanç kalıpları aynı alanı paylaşmak istedi mi
• Baş etmekte zorlandık mı, ya da zorlanmaktan bir kez olsun derinde bir yerlerde korktuk mu.
• Paniğe mi kapıldık yoksa.
• Heyecan aşk gibi duygular tüm hormonlarımızı zıplattı da aklımız uçup gitti mi bir yerlere.
Olan aklımız olan fikrimiz ve bilincimizin
– bıçak gibi keskin,
– çivi gibi sert,
– balyoz gibi ağır yanı
bunlar oldu mu jöle gibi yayılır kalır.
Yani insanın beyni en derinde, bir yerde özünde jöledir.