Dağları devirsen, Ferhat olsan.
Piri Reis olsan, denizleri fethetsen.
Kaşif olsan dünyayı keşfetsen…
Tüm yaptıklarınla hiç kimseye yeni bir yol açmazsın aslında.
Biri yolları kürümeli, engelleri açmalıdır diğerlerinin devam edebilmeleri için.
Ve sen yaptıklarınla sadece onların kendilerine ait olan yollarını açarsın.
Yaptıkların yapabileceklerinin teminatı değildir.
Yaptıklarından sonra, yolların sahiplerinin yapacaklarını ve yollarını bulmaya devam edeceklerini garanti edemesin.
İlgili olan, ilgisi olanla alakalıdır.
Her yol bir hayat iken.
Her yolun ve yolunda gidenin, gittiği rota da kaderidir.
Kaderlerine bırakmak ve yol vermek senin, kaldırılmasına yardım ettiğin engelden farklı olmanı sağlar.
Sen kaderini ve görevin gerçekleştirmiş olursun.
Bir başkasının hayatındaki görevinde tamamlanır.
Ve bayrak yarışında ipi göğüslemiş gibi gururlu göğsünü gererek dolaşırsın.
Kabul etmek, parçası olduğunu kabul etmekten geçer.
Dizlimde bir araç olduğunu kabullenmekten geçer.
Bu sonuç da bir yerlerde dünyanın etrafında dönmediği ve sensiz de dünyanın dönmeyeceğiyle aynı anlama çıkar.
Önemsiz sayılamayacak kadar önemli.
Önemli sayılamayacak kadar parçası olmakla birlikte
Yaratılışla ve nedeniyle ilgili bilince bütünlük sağlar.
Bu felsefesinde boşlukta duran ve insanın günlük yaşayışındaki gerçeğine uzak olan gibi gözükür.
Buna uzak olan, bundan uzak olan… Ya değersiz bir ayrıntı ya da haddinden fazla değerli olmaya çalışan bir çıkıntı olmaya çalışarak anlayamadığı bir mücadelenin içerisinde huzurun peşinde koşmaya devam eder.
Vardır.
Hem de kendiliğinden her an vardır.
Ama ne fayda,
Kendiliğinden var olanı bulmak ve ulaşmak için çırpınır. Hiç mi hiç farkında olmadan da koşarak ondan uzaklaşmaya devam eder.
Bu nedenle bazen koşmak değil durup şöyle bir bakmak ve anlamaya çalışmak sonuçları farklılaştırır.
Beklenilen andaki sakinlik, bilinci berraklaştırır.