Ortasında durup bir çember çizeriz çevremize.
Güvenlik duvarı, sınırımız, aidiyet, etki ve yaşam alanımız, fikir ve düşüncelerimiz, ideallerimiz ve alışkanlıklarımız…
Mahallemiz, çevremiz, grubumuz, yakınlarımız…
Koca dünyada bir çember çizer ve onun içinde yaşarız.
Çemberlerin ucu olmaz.
360 derecesi kapalı çizimlerdir.
Çıkışları yoktur.
En azından bizim için yoktur.
Sıkışmış hissederiz sonra hayatımızda kendimizi.
Sıkışırız da, bir adım atıp dışına çıkmaktan korkarız.
Çıktığımız anda kurduğumuz dünyamızdan kopmaktan ölesiye korkarız.
Sıkışmak bizim, olmayan kendi duvarımıza hapsimizdir.
Kendimize inşaa ettiğimiz gözükmez esaretimizdir.
Güvenlik duvarı, sınırımız, aidiyet, etki ve yaşam alanımız, fikir ve düşüncelerimiz, ideallerimiz ve alışkanlıklarımız…
Mahallemiz, çevremiz, grubumuz, yakınlarımız…
Koca dünyada bir çember çizer ve onun içinde yaşarız.
Çemberlerin ucu olmaz.
360 derecesi kapalı çizimlerdir.
Çıkışları yoktur.
En azından bizim için yoktur.
Sıkışmış hissederiz sonra hayatımızda kendimizi.
Sıkışırız da, bir adım atıp dışına çıkmaktan korkarız.
Çıktığımız anda kurduğumuz dünyamızdan kopmaktan ölesiye korkarız.
Sıkışmak bizim, olmayan kendi duvarımıza hapsimizdir.
Kendimize inşaa ettiğimiz gözükmez esaretimizdir.