İki Mesele

“Ya arkadaş, o. geldin o. gidiyorsun bu dünyadan” der ya yaşamayı bilen dostunuz. İşte sen de bu soruyu sorar durursun hep kendine. ” ben bu dünyaya neden geldim” ” bir anlamı olmalı” ” bir nedeni olmalı” ” bunu bulmalıyım” Gitmeden bulursan anlamlı gidersin. İçin huzurlu ve gözün arkada kalmadan. Bulamazsan geldiğin gibi.

Baslangıçda anlamazsın

Akıntı zayıftır, belli belirsiz. Gençsindir, güçlü ve dirençli. Umursamazsındır, zaman senindir ve koca bir ömür vardır önünde. … Sonra sonra akıntı hızlanır, merkeze yaklaştıkça. Girdabın merkezi dibe çeker. Başlangıcında kolayca baş edebildiğin akıntıyla, baş edemez olursun ve hızla dibe doğru sürüklenirsin. Kolayken halletmediğin meselelerinde, sonradan boğulursun. Ne akıntıdır mesele, ne de girdap. Mesele; Hafife almaktır.…

Ben Merkezli

Merkezi -BEN- olmuş insanlar gördüm. Hem de, onlardan inanılmaz sayıda çok gördüm. Tüm dünya onlarındı, onlar ve diğerleri vardı ama diğerlerinin bir önemi de yoktu. Tüm güdülenimleri farklı ve üstün oldukları üzerine kurulu benlik algılarıydı ki o da rahatlıkla okunuyordu her yerlerinden. Aşağılayarak bakıyorlardı sanki çevrelerine, küçümseyici düşünceleri gözlerinden ellerine, ellerinden tavırlarına yansıyordu. Ancak böyle…

Kusursuz Hayatlar

Kusursuz hayatlar, Cv’ler dolusu. Anılar başarı hikayelerinden ibaret. Mükemmel çocukluk, mükemmel eş, mükemmel iş, mükemmel evlilik, hatasız bir geçmiş. Hayatlar mükemmel. Yok böyle bir şey. Kusursuzluk kadar kusurlu bir başka şey var ise, o da kusursuzluğun kendisi. Hayatı ileri taşıyan, başarıları anlamlı kılan şey… Boşluklar, eksikler, hatalar. Kusur insanın kolu bacağı kadar ona ait bir…

İllaki Olacak

Sorun çıkartma potansiyelini yabana atmayın insanların. Çatışma ve gerilinden beslenen, huzursuzlukla güdülenen, çevrelerindeki huzura tahammül edemeyen insan sayısı hiç de az değil. Doğallık, dobralık, delilik, samimiyet, açık sözlülük, kendini savunmak, asabi karakter, alınganlık… gibi başlıklar onların silahları. Olay, huzursuzlukta güven duymaları.

Açılır Aralar

Aradan bir şeyler geçer. Araya bir şeyler girer. Aradaki mesafeyi açar, açarda gider. 🥊Dokunacak kadar yakınken, uzak kalırsın. 🥊Duyabilecek kadar yakında dururken, duysun diyerek sesini yükseltir. 🥊Görülmek için önüne geçip, her seferinde ardını gösteren saydam olursun. 🥊O sana, sen ona uzak durursun. 🏎Ne zaman açılmıştır aralar… 🏎Ne zaman açılan aralara dolmuştur mesafeler… 🏎Nasıl da uzaklaşmış…

Bir an, Bir İnsan

Mutluluk ve mutsuzluk anları fotoğraf kareleri gibi resmedilir. İçinde. Onlar için işlemez zaman. Aynı duygu, hep aynı ana ışınlar seni. Daha belirgini olana kadar, daha büyük iz bırakanı yapılana kadar. Benzer duygunlar resmedilen ana yeniden ışınlar seni. Yankılarını duyarsın içinde. Tekrarlarını yaşarsın içinde. Hatıraları olur hatırlanan. Yasları olur durmadan tekrarlanan.