Emanet
Eğer varlığımı, varlığına emanet edeceksem. Bu benden büyük bir şey olmalı. O ancak bir tek şey olabilir o zaman. Yüce Türk Milleti.
Eğer varlığımı, varlığına emanet edeceksem. Bu benden büyük bir şey olmalı. O ancak bir tek şey olabilir o zaman. Yüce Türk Milleti.
Farkı olmak, özgürlük, birey, isyan, kimlik, hayrışık, özgün, aykırı… Simgelerle olunmayan içindekilerle olunanlardan bahsim. Aykırı olduğuna ve özgürlüğüne yatırımı olan rasta saçlı bol tişört ve pantalonlu çantasının biri omzundan çapraz asılı diğeri sırtında haki renkli traşsız salaş genç tüm farklılığıyla diğer yüzlerce aynısının yanına otostop çekiyor. Marjinal ve özgürlüğün temsilcisi farklı kimlikli sorgusuz biatsız özgür…
Aşk insanın kendisi ile ilgili bir eylemdir. Ama mutlaka bir başkasına ihtiyaç duyar.
Bazen çok bekleriz bildiklerimizi ve hissettiklerimizi söylemekte. Çok geç…
Bir yerde okumuştum. Her birimiz hayatımızda en çok gördüğümüz ve birlikte zaman geçirdiğimiz 3 kişinin ortalaması oluruz. Dostlukta el sıkışmaktır. Kucaklaşmaktır. Sırt sıvazlamaktır bazen. Başını yaslayanın, başını okşamaktır. Yeri geldiğinde, onu durdurmak ya da elinden tutup çekip çıkartmaktır. İşte bunu bilirim arkadaş, Tutacaksan eğer elinden ya da uzanacaksan eğer ellerine… Dostunun elleri temiz olacak.
Tüm kaybettiklerinin mezarının başına bir ev yapıp, verandasında her gün sonu oturup, onlara ağlamak gibidir, geçmişinde yaşamak… 😔😔😔😔 Tek kaybımız, kaybettiklerimiz de değildir üstelik. Sevdiklerimiz, gençliğimiz, zamanımız, fırsatlarımız, hatalarımız, seçmediklerimiz, … Geçmişimizde bize tüm iz bırakanlarımız. Geçmişi bırakmamımız ve bu günü ileriye doğru yaşamamız gerekir eninde sonunda. İleriye gitmeyen yaşamlar, tüm odağını geçmişi izlemeye çevirir.…
Önemli olmanın koşulu. 📍Yararlı olmak, 📍Faydalı olmak, 📍Vazgeçilmez olmak, 📍Yeri doldurulamaz olması, 📍İhtiyaç duyulmak, İnsanların hayatını kolaylaştırmak, 📍Yaşam standartlarına tartışılmaz şekilde fayda sağlamak, 📍Kullanışlılık, …. Olduğun da birinci sıra Sanırım tuvalet kağıdınındır. Çocuk bezi, para lastiği, lavabo açıcı,makas…. diyerek uzayıp gider büyük keşifler. Sonlara doğru bu listeye teknoloji eklenmeye başlar. Demem o ki, biz insanlar…
İnsan öyle sarsılmaz bir inançla falan yola çıkmıyor. Başardıkları ve yapabildikleri biriktikçe inancı güçlenip perçinleniyor. İspat, insan kendine ispat ediyor önce kendisini. Yoksa gerisi boş bir gurur. Koca bir yalan…
Aşırı bollukla doldurulmuş masadaki tek eksiklik, tek bir şey daha koyacak boşluğun olmamasıydı. Acıkmaya ve iştahla yeniden başlamaya fırsat yoktu bu masada. İsteme ve beklemeye fırsat tanımayan tıka basa bollukta, boğulduğunu hissedebilirdi insan. Böylesi bir çoklukta, Doyumsuzluk kaçınılmazdı. Üstelikte açlığa değildi olası doyumsuzluk. Doyumsuzluk istemeye ve ne isteyeceğini bilememeye doğru çoğalacaktı. Sahip olduklarını kaybetmeye cesaret…
Kimine sebep, Kimine destek, Kimine de seyirciyiz. Aslında her insan, kendisi dışında bir başka şeyin varlığının nedenleri ve sebepleri arasında. Her yaptığımızın bir nedeni olduğu aşikar. Hatta neden var olduğumuzun da öyle. Bunu arıyoruz, “ nedenimiz, gerekçemiz ve kim olduğumuz” Nedenlerin az ya da çok oluşu fark etmiyor. Zincirleme reaksiyonların varlığı bir yana , küçücük…