Biz de acı çekmeyi sevmiyoruz, hem de herkes gibi.
Kaslarımızı kırık dökük hissetmekten zerre kadar zevk almıyoruz.
Ağrıyan her eklemin, yanan her kasın, terden bembeyaz olmuş tişörtün hayranı değiliz.
Gözlerimizin zonklamasından, başımızın çatlayacak gibi ağrımasından, uykunun tatlı çekiciliğine karşı koymayarak sıcak yatağımızdan çıkmaktan ya da ondan mahrum kalmaktan mutlu da değiliz.
Yüzlerce kez aynı şeyi yapmaktan günlerce, yıllarca değerli vaktimizi tekrarlar vererek bir işe harcamak onunda çılgın bir çekiciliği yok elbet
Sabretmek, o da eğlenceli değil aslında.
Sinirlerimizi zorlamaktan, irademizi test etmekten, tahammül etmek ve sessiz kalmaktan olağan dışı keyifler almıyoruz.
Tabanlarımızın ağrısından, ellerimizdeki nasırdan, güneşin kavurduğu tenimizden estetik beklentiler oluşturmuyoruz.
Ne kütüphanelerimiz hava olsun diye kitaplarla doluyor, ne de toz tutmasın diye o kitaplar oradan defalarca alınıyoruz ellerimize.
Emek verilmiş her iş kutsal bunlardan sebep.
Hak edilmiş her kazanç helal bunlardan gerek.
Ve bu nedenlerle olsa gerek; Ulaşılmış her nokta haktır elbet.