-Nasıl olsa hallederim.
-Daha zamanı var.
-Şimdi sırası değil.
-Henüz kendimi hazır hissetmiyorum.
-Şu an bunları çözecek gücüm yok.
-Zamana bırakırsam kendiliğinden toplanır belki.
…
Diyerek, yıllardır beklettiği rahatsız edici 3 ana konusuyla yoluna devam ederken.
Bir anda hayatına giren 2 adet, baş etmekte zorlandığı, yeni ortaya çıkan problemli durum bir anda kucağına düşüvermişti.
Sırtı zaten doluydu. Yıllardır sırtına yüklediği, çantasında taşıdığı 3 paketle gezmeye alışmıştı da, bu sefer kucağına düşüveren 2 kutuyla elleri de doluvermişti.
Bir an gözü bir ileri az öteye yani gelecekte onu bekleyene takıldı.
Eli kolu, sırtı başı doluyken gelecek olana hiç hazır değildi.
İleride derken kendi kendine, o an ilerisi gözünde yaklaştı. Zaman sanki bir anda hızlandı.
Yetişemediğini, baş edemediğini, içinden çıkmadığını veya çok yakında içinden çıkılmaz bir açmazda boğulup kalacağını fark etti.
“Keşke fark etmeseydim” diye geçirdi belki içinden. Her şey daha fazla bir üstüne gelmezdi o zaman. Biraz daha zamanı, biraz daha gücü, biraz daha sabrı, biraz daha alanı olsa bir çıkar yol bulabilecekti belki de kimbilir.
Ama zaman o zaman değildi.
Eli dolu, kolu dolu, sırtı dolu, aklı dolu, hayatı mevcut 5 sürpriz kutuyla sıkışmış ve ruhu çoktan mevcutlarla yorulmuştu bile.
Gelecek olanı, ona çarpacak olanı beklerken sanki boyu kısaldı. Başı önüne düştü. Tüm gücü ve enerjisi bedeninden çekildi.
Bir rendeye binmiş kaydırak gibi kayıyordu ki, günler içinde tükenmemek mümkün değildi artık.
*****
Erteleme ve görmezden gelme alışkanlıklarımızın geleceğinde bir anda olası bir senaryoyu anlattım bu yazıda.
Okuyucumuz için olmamış ve olası olabilir bu senaryo. Ama emin olun bunun gerçekleştiği çok fazla yaşamın bu noktada olduğunu sıklıkla görme şansım olmakta. Genelde senaryolar bu ve buna benzer.
Lütfen, sizden sonuç ve çözüm bekleyen birikmişlerinizi ötelemeyin. Hazır olmayı beklerken onları bir köşede unutup gitmeyin.