Bak ben neredeyim?
Nasılda zayıfladım,
Ne kadar da şıkım,
Ah, ben ne mutluyum,
Ne kadar fitim,
Ne kadar sosyalim,
Ne çok geziyorum, görmediğim yer kalmadı,
Nasılda güzel bir aileye sahibim,
Ne zengin bir hayat sürüyorum…
… ‘lardan yapılmış dostlarınız varsa hiç durmayın hemen kendinizi sunulanla kıyaslayınız.
Sunulan kişinin kendisini avantajlı gördüğü baskın varoluş şekli iken, siz sahip olduklarınıza ve ayırıcı özelliklerine bakmadan kendinizi sunulanla mukayese edin.
😁 tabi ki etmeyin.
Ürünler güçlü özellikleri ile reklam edilir.
Hiçbir reklam şöyle olmaz.
“Ben çok hızlı bir arabayım ama parçalarım dayanıksız ve yedek parça fiyatlarım gereğinden pahalı…”
“ Benim zayıflıklarım şunlar ve eksiklerim bunlar…”
Dünya, güçlülerin ayakta kaldığı bir dünya olduğundandır. İnsanlar güçlü yanlarını öne sürer. Öne sürülen güçlü yön ne kadar baskınsa, erişimde gizlenmek istenen zayıflık bir o kadar fazladır.
Kendimizi yargılamadan ve haksız mukayese ilişkisine gömmeden önce kendimizi tanımak ve zayıf yönlerimizle barışmış olmak gerekir. Her açıdan mükemmel kusursuz ve üstün olmayacağımız aşikardır. Bu bizim için olduğu kadar, kendimizi mukayese ettiğimiz kişiler içinde geçerlidir.
İşin ikinci bir yüzü olan, istek ve hayallerimizin gerçekleştireninin biz olmayışı kısmı vardır.
Bunu gerçekleştirmiş birisinin yanında yukarıdaki iletişime muhatap kalmış isek, işte bu durum acı vericidir. O zaman şunu bilmemiz gerekir. İstek ve hayallerimiz için daha kararlı ve istekli olmalıyız.
Yapanlar varsa biz de yapabiliriz. Tabi ki bedellerini ödeyerek.
Zayıflayan birine ibretle baktığımızda, bunu gerçekleştirmek için ödememiz gereken bedellerin beslenme biçimimiz spor ve uyku düzenleri olduğunu bilmeli ve bu bedelleri ödeyebilecek güçte olmalıyız.