Çoğalırken azalır.
Büyürken küçülür .
Gerisinde tükettiği umutları, onlara verdiği duyguları ve heyecanları ile birer birer eksilir.
Tükeneceği sona, sıfırlanacağı çizgiye koşar.
…
İleriye gittiğini düşünerek attığı her adımda gerisinde bir şeyler kalır. Zamandaki izi, geriye alınmayacak görüntüsü , bu anın oluşması için bir öncesinde bıraktıkları. Hiç bir şey aynı değildir bu an ile bir önceki anda. Bir sonraki anda da bu düşünce geride kalacak ve ileriye giderken sadece bir seyir izi bırakacaktır.
Zamanında yapamadıklarımız için pişmanlıklarımız düşen parçalarımızdan biridir. Saf iyi niyetli çocuksu yönlerimizi de durmadan düşürür ve kaybederiz. Değerlendiremediğimiz fırsatlar, geçirdiğimiz güzel anlar.. Fotoğraf karesine aldığımız her görüntü bizden çıkan ve gerimizde düşen parçamızın bir imajını oluşturur. Azalırız durmadan, ömürden azalırız, gelecekten eksiltir bugünü. Yaklaştıklarımız geride bırakmaya az kaldıklarımız olur.
Bu yüzden geçmişe özlemimiz fazladır. Geride bıraktıklarımızın fazlalığından onlara hasret çekeriz. Her biri bizden çıkmış, andır, duygudur, düşüncedir, enerjidir, zamandır. Her ama her biri bizden birer parçadır.
Tükenişimiz ilerleyişimizin gerisindeki dumandır aslında.
Gittiğimiz kadar geride bıraktığımız geçmişimizden uzaklaşmamızdır.
Bu yüzden ömür eskiyen, tükenen, gerisinde özlenen değerlerle çaresiz kayıpları geçmişinde bırakarak ilerler.
Gelecekten ne bekleyeceğimiz? sorusunun en iyi cevabı, geleceğe giderken geride bırakacaklarımızda saklıdır. Sahip olacaklarımız, ayrılacaklarımızın yerine gelecek olanlardır. İşte bu yüzden tercihlerimiz değerli ve an içinde yapılanlar da önemlidir.” Gelecek önemli” diyen için; Kaybedilip duran geçmişin önemsiz kabul edilişi ise yalnızca, bütün bir ömre verilen değerin eksikliğinden ibarettir..