ANLAM
———–
Anlam arayışı insanın sorgulama yeteneğinin bir sonucudur. Temeli varoluşun sorgusuna dayanır. Anlamlandırılamayan bir yaşam boşa geçmiş kabul edilir. Hayatı daha anlamlı kılabilmek adına tutunacak dallar arayan bizler tutunduklarımıza güç vermeye devam ederiz.
Bu kimi zaman bir kişi olur . Çocuğumuz ailemiz sevgilimiz eşimiz …
Bu kimi zaman grup ve nesneler olur. Arkadaşlar, gruplar, doğa, hayvanlar, insanlar, takım, cemaat , milliyet vs…
Bu kimi zaman değerler ve inançlar olur. İnanç, din, gelenek , anlam ve değer kalıpları..
Bu kimi zaman somut şeylere odaklanır. Para, güç, servet, şöhret , sosyal statü, mevkii ,başarı…
Anlam arayışımızın tam da bu noktasında biraz derinleşmeye ihtiyacımız var. Tekrar anlam arayışımıza dönmeden önce şu konuya bir değinelim.
IŞIĞA GİDEN YOLCULUK
——————————–
Işığa ulaşmak , ışın içinde olmak , ışığın kendisi olmak, ışığın elleri olmak…. Herkes süper kahraman olmak ister . En azından kedisinin kahramanı olmayı istemeyen yoktur. İnsan kendisinin bir süper kahraman olduğunun bilincinde olmadan bir başka kahramanı hedefler . Her bir doğan yüz binlerce spermle büyük mücadele vermiş ve kazanmıştır. En güçlüdür, şampiyondur başarılıdır. Bu beden diğer olasılıklardan daha güçlü olandır ve başarıya ulaşmış olandır. Bizim Ruhumuz ; bu ise tek, eşsiz ve en özel olandır. Alalade bir seri üretim olarak değil özel olarak tek olarak benzersiz olarak var edilmiştir.
Şu cümleleri duyar gibiyim
“ben özel tek ve mükemmel bir varlıksam her yaratılan da bu özelliklere sahipse eee o zaman bu acınası kötü sefil vs….Ayşe , Fatma , Hüseyin… neyin nesi”
“Madem ben en özel ve güçlüyüm ben neden buradayım Ayla, Ahmet neden orada . Onların olduğu yerde onlar değil ben olmalıydım.”
Dikkat ederseniz ben” özelsiniz değerli ve başarılısınız dedim”, ” teklik kavramı üzerinde durdum . Mukayeseli denklik kavramı ise apayrı bir şeydir. Şöyle ki bir bina inşaatında her bir tuğlanın bir görevi ve değeri vardır . Bir tuğlanın en alta konulması , bir diğerinin ortada bir diğerininse en üstte olmasının ilgili tuğlayı bütünlük içerinde diğerlerine nazaran daha değerli ve önemli hale getirmediği , her bir tuğlanın eksikliğinin bütünün dengesinde boşluk yaratacağını unutmamak gereklidir. En üstteki tuğla en alttaki tuğlalar olmaksızın en üstte duramaz.
Her insana yaratılışta güçler özellikler ve kendisine ait kaderler verilmiştir. Verilen özelliklerden bir tanesi akıldır . Tercih yapabilmeyi sağlar ve kaderin yol ayrımlarında bizlere tercihler sunar. Kaderimize etki eder. Özelliklerimizi korumak güçlendirmek geliştirmek yada ihmal etmek bize ait tercihlerdir. Ayrıca bizlere çeşitli güçler verilmiştir kullanım şeklimiz ve amacımıza göre kaderimizi etkiler ve kaderimizden etkilenir. Bizlere Kader verilmiş, tayin edilmiştir, sonsuzluk içerinde sonsuz olasılığın aynı anda var olduğu kader. Her bir sonuç gerçekliktir. Olmak kavramında ; “oluşun içinde olmak kavramında” olan , olduğu esnada olanı fark etmek üzerine kurulu bu durum işte ışık kavramı olarak ortaya çıkar. Işık yalın ve sade boşluk içerinde varlığında kalabilmektir. Işığa ulaşmak yok olmak değil , gerçekte var olman gereken, yaratılışla var edilmiş varlığında var olabilmektir. Işık da var olabilmek kişinin kendisini kabulünü gerektirir. Kendini kabul özelliklerini kabulü gücünü kabulü hepsinden önemlisi kaderini kabulünü gerektirir. Kabullenmek demek kalmak durmak dayanmak katlanmak demek değildir. Kader kavramında sonsuz olasılıktan oluşan sonsuz kader aynı anda olurken ışıkta olmak, oluşun içerinde olmak olası tüm bu kadersel geleceklere etki edebilmeyi de olanaklı hale sokar.
Tüm olanaklar ve olasılıklar kader kavramına bağlanırken kader kavramı ve oluşumuz iç içe diğer kader ve oluşlarla aynı evrensel ( kuantum ) sistem içerisinde yer alır ve evrensel kurallarda bu aşamada devreye girer. Tek olmak yalnız olmak demek olmadığı gibi evrendeki sonsuzluk ve çeşitlilik de yok olmak değersizleşmek anlamında değildir. Kendi oluşunun içerisinde olduğu gibi kendisini görebilen bir insan evrensel oluşun içerinde de onun parçası ve bütününde var olduğu bütünün aslında tek bir oluşun parçası olduğu noktada ise evrensel kabulü gerçekleştirmiş olacaktır. Yani aslında ışık tüm varoluş, var olmuşların tümünün var oluşunun sonsuzluğunda onunla tek bir bütün hale gelmek noktasında bir üst seviyeye taşınmış olur.
İşte buna ulaşmak demek tünelin sonundaki ışığa varmakla olacak bir noktadır. O da Allah’ın rahmetine kavuştuğumuz noktadır.
O zaman varoluşun bütünlüğünde yaratılmışların tümü zamanın mekanın maddenin ve ruhun bütünü oluş olduğuna göre oluşun parçası olan bizler ışığı ararken oluşun evrensel bütünün oluşturduğu kurallar ve düzenler sitemine bağlantı kurma gayretinden başka bir şey yapmayız.
İster kuantum deyin , ister ilahi düzen deyin, ister karma deyin, ister evrensel kurallar deyin. Bütünün parçası iken bütünle kuracağımız her temas bütüne oluşa ait ulaşabilme çabasından başka bir şey olmayacaktır. Bu çaba gerekli ve değerli bir çabadır. Bu çaba sayesinde anlamaya algılamaya ve görmeye başlarız. Çabamız henüz bize oluşa koymayı başaramasa da anlamaya anladığımız kadarından faydalanmaya yardımcı olacaktır. Anlamak , varolmak ile ilgili sonsuz arayışımıza yanıtlarımızı ararken ışığı ulaşmak adına atacağımız her adım varoluşumuzun anlamlanmasında uyanış sağlama yeteneğine de sahip olacaktır.
Üzerinde en çok durulması gereken konulardan biride kader bizim oluşumuzda varoluşumuzda ve anlam arayışımızın tam olarak neresinde duruyor sorusunu yanıtlamak olacak… Bu da bir sonraki yazımızın başlığı olacak sanırım…