Çalışmalarda temel olan ve konuya merkez teşkil eden öğrencidir. Bu nedenle öğrencinin sınırsız veri kaynaklarını incelemek gereklidir. Enerji ile çalışırken , öncesinde ve devamında tüm sitemin birbirinin içerisinde ve bütün olarak var olduğunu unutmadan öğrenciyi bir bütün olarak kavramak gereklidir. Bu sayede birey olmasının lüksünü öğrenciye vermiş olur ve bir kimlik olarak kabulünü sağlamış olursunuz. Bu anlayış empati ve uyumu da beraberinde getirir. Öğretmen öğrenci bağının oluşmasındaki temel koşullardan birisinin içsel kabul olduğunu hatırlayalım. Bir diğer yönden ise öğrenci kendisi ile ilgili olarak dile getirdiği her bir parçası ile kendi yaşamını öğretmenine açmaya başlar ve öğrenciden öğretmene doğru bir iletişim kapısı da bu sayede açılmış olur. Öğrenci yaşamının farklı zaman dilimleri durum ve duyguları ile iletişim içerisinde olduğu sürece aktardığı her bir sözün içerinde duygunun ve hatıraların hareketsiz kalmış durgun enerjilerinin akışını sağlar. Kişinin yaşamı o noktada değer görülmeye ve ışıldamaya başlamıştır. Konu büyük bir acı bile olsa öğrenciye ait bir parçadır ve onu o yapan bir sürü parçadan birisidir. İnsanın ruhunda zihninde ve hatıralarında hareketsiz beklediği onca yıl boyunca donmuş kalmış onca enerji kelimler olmuş hareket etmektedir. Bu bir ağacın üzerinde havalan kuş sürüsünün verdiği canlılığı andırır.
Öğrenci anlatır öğretmen dinler, öğrenci kabını boşaltır durgun kalmış her şeyi akışkan kılar.Böylece kabı boşalan durgun kalmış enerjileri hareketlenen öğrencinin içersinde açılan alanda daha derine gitmek görünenin ardında kalan görünmeyeni bulmak ve üzerinde çalışmak kolaylaşır. Bu kısımda öğretmenlerin yaptığı bazı hatalar mevcuttur. Bu hataları öğretmenin alet çantasında ele alacağız.
-Ailesi –
Birincil ailemiz tüm yaşamımız üzerinde en önemli etkiye sahip dış aktördür.Davranış modellerimiz, düşünce modellerimiz, ilişki modellerimiz , değer yargılarımız, inanç sistemlerimizin oluşumunda birinci derece rol alır. Anne rahmine düşüldüğü andan itibaren bir can bir ruha sahip olur. Bir zeka ve bir beden eksiği kalmıştır geriye onunda DNA dizlimi ile yolu belirlenmiştir. Yaptığım çalışmalar göstermiştir ki hatırlana öncesi dönem doğum esnası olabilir erken bebeklik olabilir, kişinin yaşamında en önemli güdülerinden en önemli korkularından en önemli acı ya da açlıklarından birsinin sebebi haline gelebilmektedir. Kişilik kuramlarının oluşumda da bu konu tespit edilmiş ve erken bebeklik dönemlerinin direkt olarak kişilik yapısı üzerine etkileri kabul edilmiştir. Birincil aile en önemli dış faktörümüzdür dememizin belki de ilk ve en önemli sebebi de budur. Yaşamımız boyunca kullanacağımız pek çok modeli burada edinir ve test ederiz. Pek çok doğrumuzun ve pek çok yanlışımızın da kaynağı buradadır.
Yukarıdan aşağıya etki gücü bakımından ilk dönem iletişim ve etki kaynaklarımız şöyledir.
Anne -baba
Kardeşler
Büyükanne -büyükbabalar
Bakıcılar
Bu döneme ilişki detaylar için sadece sayfalar dolusu kitaplar yazılabilir , yazılmıştır da. Bu bölüm için sadece söyle basit bir kaç örnek vereceğim.
Örnek 1 ; Aşırı kıskançlık ve ilişkiye olan bağımlılık üzerine sorun yaşayan bir öğrencimiz konuyu aşmak üzerine başvurusunun ilerleyen dönemlerinde süreci takip ederek gerekli düzenleme çalışmalarının ardından kabın boşaltılması , öfke kızgınlık vb blokların temizlenmesi ve duygusal enerjinin açık akıcı bir hale getirilmesinin ardından bugün ki ilişki modellerini kuran kurgulayan temel modele ulaşmayı başardık . Ortaya çıkan çok basit gibi gözükse de öğrencinin 2 yaşındayken saatlerce ağlamasına karşın kimsenin ona bakmaya gelemeyişi ve terk edildiğini düşünmesi bir anda bugün yaşanmışçasına öğrencinin zihninde beliriverdi. Tüm yaşamını terk edilme korkusu ile sımsıkı tutunarak yaşamak zorunda kalmış . Hem kendi yaşamını yönetme ve karar alma yetisini yitirmişti hem de ilişkilerinde boğucu kıskanç olarak değerlendirilmişti.
Örnek2 ; Ölüm korkusu, panik atak anksiyete alanlarında yıllarca mücadele etmiş ve mücadelesine devam eden öğrencimle çalışmaya başlamamızdaki ana konu hayattan zevk alamama ikili ilişkilerde güven ve derinliğin sağlanamamasıydı. İlk olarak kabını boşaltması için uzunca bir dönem birlikte çalıştıktan sonra kişinin enerji sitemi ve devamında da benliğe dorun derinleşme be bütünleşme çalışmaları yaptık. Korku odağı üzerinde çalıştıkça blokları açtıkça tekrar eden döngü her seferinde bir bugüne bir geçmişe doğru gidip geldi. Bir süre sonrasında çalışmaların karın bölgesinden bacaklara doğru geçişiyle birlikte ana blok olan doğum öncesi bir travman habercisi verileri almaya başladık. Öğrenciye sormak ihtiyacını hissettiğim konu şuydu ” doğum esnasında yada hamilelikte hayati bir teklike geçirdiniz mi , sezaryan kordon dolaşması vb.” Bu noktada kabın boşaltılması çalışmalarında öğrencinin anlattığı sayısız travma acı ve korku sırasında hiç geçmeyen bir konudan bahsetmeye başladım öğrenci. İstenmeyen gebelik ve çocuğu aldırma aldırmama kararsızlığı içinde anne ve babanın uzunca bir süre düşündüğü ve aldırmamaya karar verdiklerini anlattı öğrenci. Bu konu üzerine odaklandığımızda bir süre sonra öğrenci çalışmalara gelmeyi bıraktı, bir süre sonra arayarak teşekkür etti anksiyete ve atakları sonlanmış ve çevresi ile iletişim modeli tümden değişmişti. Hayata daha sıkı bağlandığını kendisine yeni hobiler edindiğinden bahsediyordu.
İkincil Ailemiz Eşimiz,çocuklarımızdan oluşan ikincil ailemiz aslında birincil ailemizden gelen pek çok aktarımı bizim yansıttığımız yaşamımızın ikincil bir dönemini oluşturur. Bu bölümde etkiler ve etkileniriz. Birincil aile ilişkimize oranla etki düzeyimiz etkilenme oranımızdan çok daha yüksektir. Bu dönem birincil aile ilişkileri ve döneminden getirdiğimiz sorunları yansıttığımız yanlış kurguların ve yapıların su yüzüne çıktığı dönemdir. Genellikle suçlanan bu dönem genellikle birincil ailenin bir gölgesi ya da yansıması olabilir. Bir başka yönden bakıldığında da kökten gelen sorunların olmamasına karşın kurgulanan yeni model , hayatımıza giren diğer insanlar ile bizim kimlik modelimizin ve algılarımızın farklılaşma ve çatışma yaşaması söz konusu olabilir. Biz ikincil ailemizde birincil ailemizden ve sonrasında da ikincil ailemize kadar gecen dönemde elde ettiklerimiz ve topladıklarımızın bütününden yeni bir ilişki modeli üretmeye çalışırız. Ürettiğimiz modeli başarısının altında muazzam bir yapı mevcuttur. Tabi model hatalarının içerinde de yine aynı yapı.
Esas olan şudur ki doğru yapıyor olalım. En önemlisi neyi neden yaptığımızın kim olduğumuzun farkında olabilmektir.
İkincil ailemiz ve etki alanı şöyledir.
Çocuklarımız
Eşimiz
Eşimizin ailesi ve kardeşleri
Ailemiz ve kardeşlerimizle eşimizin ilişkileri
Çok net bir örnektir bu yüzden bahsetmek isterim;
Enerji veya kişisel gelişime meraklı iseniz mutlaka bir yerlerde belki de satır aralarında Kaderin tekrarı , ailelerimizin kaderini kırmak kavramlarına aşinasınıdır. Öğrencim söyle başlamıştı söze “yanlış bir ilişkiyi sürüyorum. Çaresizce kurtulamadığım bu ilişkiden nasıl çıkabilirim.” “Evli bir erkek 2 çocuk ve eşi hamile , en az 14 yaş büyük bir adamın kölesiymiş gibi hareket etmekten kendimi neden alamıyorum. ” ” Evlilik teklif etti boşanıp benimle evlenmek istiyor cevabım ne olmalı ” derken başlamadan bitmiş bir yaşama bakıyor gibiydim. Ailen nerde sen bunlar yaşarken dedim.
“Annem var babam yok benim için” dedi ,” Baban bir başka kadın için bizi bir bebekken terk etti…acı açlık ,üzüntü içinde büyüdüm ben…. ” ,”annemin babası da onları terk etmişti diye ekledi bu yüzden annem 13 yaşında evlenmek zorunda kalmıştı” diye ekledi. Tam üç kuşak bir başka kadın için acı çeken bireylerin kederini taşımıştı. Üçüncü kuşak artık döngünün ters tarafına geçmiş ama aynı enerji döngüsünde babasından ve dedesinden intikam almaya çalıyor bu dünyada nefret ettiği en fazla iğrendiği erkek modelinden intikam alıyordu. Sadık olmayan bir erkeğin ailesini parçalayarak onun hayatına darbe vuruyor ve giden babasını ve dedesini gerisin geriye onları alanların elinde geri alıyormuşçasına ailelerinin kaderlerini geriye döndürerek kurtarmaya çalışıyordu…. Bu çemberi görmesini sağladıktan hemen sonra tüm her şeyi bundan sonra değiştirebilecek tek kişinin kendisinin olduğu üzerinde durduk. Bu döngü kırılmak zorundaydı ve bunu tekbir yolu vardı oda tam şu anda bunun farkına varmak ve bu çemberin dışına çıkmaktan geçiyordu.
Peki ikincil ailemizin bize ve sonraki yaşamımıza etkisi yok mudur. Herhangi bir konunun sorunun ya da karmaşanın kaynağını oluşturabilir mi ?
Tabi ki olabilir sadece belirtmek istediğim şudur ki birincil aile en etkili en derinde olan etmendir. Ancak ikincil ailede yaşamımıza etki ve değişiklik getirir. Ancak bu etki ve değişiklikleri yetişkin zihni tecrübesi ve birikimiyle irdeleriz, daha yakındır, çok daha günceldir, kendinizi ifade edebildiğiniz, sorunu tanımlayabildiğiniz ve sürece sizinde etki edebildiğiniz bir dönem olduğu için farklı bir kapsamda incelenmelidir.
-Çocukluğu
En güzel hatıralarımızın / en kötü hatıralarımızın yaşadığı yerdir çocukluğumuz. Öğrenme başlamış ve dışarıdan gelen etkilerle kimliğine şekil verilmeye başlanmıştır. Bir çocuk mizacından geldiği gibi yaşar . Yani içinden geldiği gibi öfkelidir, içinden geldiği gibi coşku doludur, içinden geldiği kadar kötüdür , içinden geldiği kadar sevgi doludur. Olduğu ve hissettiği gibi içindeki ve dışındaki ile birdir. Tıpkı zihni , mantığı ve düşünce örgüsünde olduğu gibi enerji kanalları da gelişmekte ve büyümektedir. Temiz oldukları için açık ve nettir. Gelen dış etkilerden tıpkı bebeklik döneminde olduğu gibi kesin ve net bir şekilde etkilenirler. Huzursuzluğu, sevgiyi, korkuyu, tüm duyguları kolaylıkla hisseder ve çaresizce gözlemlerler. Özgür enerji kuramının ve meditasyonun vazgeçilmez esaslarının başında gelen gözlemleme izleyici olma aslında insanın bebekliğinden çocukluğuna doğuştan gelen ve gelişimin olmazsa olmaz ilk gerçeğini oluşturmaktadır. Nasıl gelecekte yaşamına yeniden yön vermesi gerektiğinde kullanacaksa insan çocukluğunda bu hayatta kalabilmek tutunabilmek ve var olabilmek için bir kez daha gözlemci olma yetisini kullanmaktadır.Bu yeti çocukluk yıllarında pek çok şeye şekil verecektir.
En uzun sürede yetişen ve kendi ayakları üzerinde duran canlı insandır. İnsan yavrusu hayatta kalabilmek için birilerinin bakım ve korumasına muhtaçtır. Tüm bu muhtaciyet içerinde bir çocuğun güvenin gelişmesi , kendi kimliğini ortaya koyabilmesi , en azından bununla ilgili bir girişimde bulunabilmesi için ergenliğe kadar beklemesi gerekecektir. Çocukluk dönemiyle iç içe değerlendirilmesi gereken diğer konu birincil aile olmaktadır. Bu dönemde çocukluk ve birincil aile iç içe geçmiştir. Birincil aile hem gözlemlediği en yakın etki grubu olurken hem de ilk tecrübeleri travmaları düşünce ve davranış kalıplarıyla yaşama ilişkin ilk izlenim ve inanç sistemlerinin kurulmasını sağlayacaktır.
– Sosyal çevre
Yazımı Devam Etmektedir.
-Geçmişi ve Tecrübeleri
Yazımı Devam Etmektedir.
– Yaratılıştan gelen
Yazımı Devam Etmektedir.
– Kimliği,kişiliği
Yazımı Devam Etmektedir.
– Davranış modelleri
Yazımı Devam Etmektedir.
-Düşünce Modelleri
Yazımı Devam Etmektedir.
-İlişki Modelleri
Yazımı Devam Etmektedir.